Aakan SÖNMEZ

Aakan SÖNMEZ

Gazeteci

2023 Seçimlerinde CHP’nin İttifak Stratejisi: 39 vekil neden verildi? 

2023 Seçimlerinde CHP’nin İttifak Stratejisi: 39 vekil neden verildi?


2023 genel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Millet İttifakı’nın bir parçası olarak, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti ile ortak hareket etme kararı aldı. Bu partilerin temsilcileri CHP listelerinden seçime girerek Meclis’e 39 milletvekili soktu. Bu strateji, muhalefetin toplam sandalye sayısını artırmayı hedeflese de, seçim sonrasında CHP tabanı ve kamuoyunda çeşitli tartışmalara yol açtı.

Üstelik bu tartışma, 1991 seçimlerinde HEP’e 21 milletvekili kontenjanı vererek Meclis’e taşıyan SHP’nin devamı olmakla övünen bir partide yapılıyor! Tek başına bir partiye 21 milletvekili kontenjanı verilmesi ‘demokrasinin gereği’ olurken 4 partiye 40 vekil kontenjanı verilmesi ise ‘ihanet’ olarak kodlanıyor.

CHP’nin 2023’te uyguladığı bu ittifak stratejisi, kısa vadede parti içinde ve kamuoyunda eleştirilere neden oldu. Ancak bu stratejinin uzun vadeli siya sal etkileri, muhalefetin birlikteliğini kurumsallaştırma potansiyeli taşıyor. Seçim kaybının da etkisiyle yoğunlaşan eleştiriler, stratejinin başarısını ya da başarısızlığını belirlemede yeterli değil; esas belirleyici olan, bu hamlelerin uzun vadede siyasi dengeye nasıl yansıyacağı.

Öte yandan bu karar, seçim sürecinde alınan diğer pek çok karar gibi Parti Meclisi ve MYK’da oylanarak karara bağlanmış bir karardı.

Örneğin 2023 seçimlerinde CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermediğiniikinci turda da rakibi Recep Tayyip Erdoğan’a oy verdiğini açıklayan İYİ Parti’den Milletvekili seçilen Ankara Milletvekili Adnan Beker’e CHP rozeti takmasına yönelik gelen eleştirilere “O gün listede 39 milletvekili verilirken kalemi elinde tutan arkadaş, Adnan Beker’in gelmesine laf ediyor” diye yanıt veren Özgür Özel, 2023 seçimlerinden önce ittifaktaki partilere verilen milletvekili kontenjanının şöyle savuınuyordu:

“Bu mucizevi birliktelikle 45 fazla milletvekili çıkaracağız. 30’u ittifak ortaklarımıza, 15’i bize. 600 adayımıza sonuna kadar kefilim. “

Ancak bu ‘mucizevi birliktelik’ seçimlerinden ardından ‘CHP’nin evlatlarının hakettikleri koltukları adaylık karşılığından peşkeş çekmek’ diye anlatılmaya başlandı.

Siyasetin doğasında ittifak kurmak vardır ama kendini inkâr ne anlama gelir acaba?

Gelelim 39 miletvekilinin ittifak içi partilere verilmesi meselesine. Aslında bu tercihin birden fazla nedeni vardı.

Bunlardan ilki, artık AKP’ye oy vermek konusunda isteksiz olan ancak CHP’ye oy vermeme eğilimi yüksek olan geleneksel muhafazakar seçmenlerin CHP logosuna oy basmasını kolaylaştırarak psikolojik bariyeri aşmaktı.

İkincisi ise daha çok taktikseldi. Aslında 39 değil 40 vekil kontenjanı vermekti. Aslında bunun nedeni de söz konusu partilerin seçimlerin ardından TBMM’de iki ayrı Meclis Grubu daha kurabilmelerinin önünü açmaktı. Bu yolla iç tüzükten kaynaklı Meclis işleyişinde Millet İttifakı’nın yasama faaliyeti etkinliğinin artırılması hedeflenmişti.

CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 39 vekil tartışmalarına verdiği yanıtta buna işaret ediyordu:

“Eğer seçimlerin ardından CHP muhalefeti sahipsiz bırakmasaydı aslında Meclis’te hemen kurulacak iki yeni grupla bütçenin geçmesi bile önlenebilirdi.Bugün muhalefet dağınıksa bunun asıl sorumlusu CHP’dir…”

Haksız mı?

Aslında CHP, Kemal Kılıçdaroğlu’nun geliştirdiği ittifak siyaseti ve partideki yapısal değişim sayesinde uzun süredir ‘muhalefetin patronajı’ rolünü üstlenmişti. Nitekim en çok Recep Tayyip Erdoğan bundan rahatsızdı. Yıllarca kendi parti vitrininin en parlak isimleri için ‘CHP’nin kuyruğuna takıldılar’ diyerek bu rahatsızlığını da sık sık dile getiriyordu.

AKP ve Erdoğan iktidarının sonunu getirecek bu politikanın günü gelip Kılıçdaroğlu’na yöneltilen en büyük suçlamalardan biri olması da siyasetin bir cilvesi midir yoksa sonuç alıcı bu siyasete duyulan öfkenin bir yansıması mıdır?

2023 seçimlerinden hemen bir yıl sonra yapılan 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde CHP’nin aldığı büyük başarının ardından taraflı tarafsız herkesin yorumu şu oldu: “CHP, yıllarca ektiği tohumların semeresini bu seçimde topladı.”

Adıyaman, Kırıkkale, Kastamonu , Kilis Kütahya gibi iller, İstanbul’da ise Eyüpsultan, Gaziosmanpaşa, Sancaktepe,  Tuzla ve Üsküdar gibi ilçeler CHP’ye geçti. Uzun yıllardır CHP’nin adının anılmadığı bu yerlerin kazanılması ile muhalefet partilerine verilen kontenjanlarla bu seçmenlere kazandırılan CHP’ye oy verme alışkanlığı arasındaki kolerasyonu bağımsız her siyaset bilimci ve siyasert gözlemcisi kurdu ama bir tek bu politika ile ‘Yıllar sonra birinci parti’ olan CHP’nin ‘değişimci’ kadroları kuramadı.